Tamamının %81′ini buzulların oluşturduğu göl yerlilerin dilinde Kalaallit’lerin ülkesi anlamına gelmektedir. Danca diline göre Yeşil Ülke anlamına gelen Dünya üzerinde bulunan en büyük göldür.
57500 kişinin yaşadığı göl çevresinde küçük adacıklar ve bazı yerleşim alanları bulunmaktadır. Bu coğrafyada yaşayan kişiler Grönlandca dilini konuşmaktadır. Bölgede bulunan en önemli şehir ise başkent olan Godthab’dır. Tüm yıl boyunca sıcaklığın çok düşük olduğu bölgede ortalama sıcaklık -70C. Yaz aylarında bile sıcaklık sıfırın altında seyr etmektedir. Buz kütlesi ile çevrili olan gölün 3km kalınlığında tabakalara sahip olduğuda görülmektedir.
Göl ilk olarak 900 yılında Gunnbjorn Ulfsson tarafından keşfedilmiştir. Daha sonra Viking sömürüsüne maruz kalan göl ve çevresi 1985 yılunda ise AB’den ayrılmıştır.
Çorbada Tuzum Olsun
30 Mart 2011 Çarşamba
En Fazla Yağış Alan Bölge Neresi?
Çerapunçi dünya üzerinde en çok yağış alan bölgedir. Hindistan’da bulunan bu bölge yıllık ortalama 12000mm’dir. Dünya üzerinde ortalama yağış miktarı ise 1000-1500 mm arasında değişmektedir. Ortalamanın yaklaşık 10 katı yağış alan bu bölge dünya üzerinde tektir. Mevsimlik yağışlar ve muson yağışları bu bölgede fazla yağış bırakmaktadır. Ekvotaral bölgede çok yağış alan bölgelerin 2500mm yağış alması bu bölgedeki yağışın ne kadar fazla olduğunu göstermektedir.
Asit Yağmurları Nasıl Oluşur?
Asit yağmurları dünyanın oluştuğu ilk günden beri oluşan fosil yakıtların yakılması ile oluşur. Oluşan fosil yakıtların işlenmesi ve çıkarılması sonrasında kullanılmaya hazır hale getirilmesi ve kullanıma hazır hale gelen yakıtların yakıldıktan sonra atmosfere verilen azot ve kükürt içeren gazlar asit yağmurlarının oluşmasında çok önemli bir yere sahiptir.
Petrol doğalgaz kömür gibi fosil yakıtlarının yakılması ardından çıkan gazlar su buharı ile birleşirler. Bu birleşme sonucu bir çok öğrencinin yakından tanıdığı sülfirik asit be nitrit asit gibi iki farklı yeni kimyasal ortaya çıkar. Ayrıca güneş ışınlarının bu kimyasal tepkimelere dahil olması ile daha kuvvetli hale gelen asit yağmurları özellikle yaz aylarında daha zararlı bir hal alır.
Yeryüzündeki suların güneş ışınları ile ısınması sonucu kendinden daha soğuk olan ve sudan ayrılması ile yeryüzündeki sular buharlaşır. Buharlaşan bu sular yeryüzünden yükselerek atmosfere karışır. Yükselen havada tekrar yoğunlaşan su buharı yeryüzüne yağmur olarak düşer. Bu aşamada dahil olan kükürt ve azot asit yağmurlarını oluşturan etkilerdir.
Sadece yağmur ile doğada bulunmayan bu asitler ayrıca kar, sis ve havadaki gaz taneciklerinin taşıması sonucu doğada ki yerini alabilir.
Petrol doğalgaz kömür gibi fosil yakıtlarının yakılması ardından çıkan gazlar su buharı ile birleşirler. Bu birleşme sonucu bir çok öğrencinin yakından tanıdığı sülfirik asit be nitrit asit gibi iki farklı yeni kimyasal ortaya çıkar. Ayrıca güneş ışınlarının bu kimyasal tepkimelere dahil olması ile daha kuvvetli hale gelen asit yağmurları özellikle yaz aylarında daha zararlı bir hal alır.
Yeryüzündeki suların güneş ışınları ile ısınması sonucu kendinden daha soğuk olan ve sudan ayrılması ile yeryüzündeki sular buharlaşır. Buharlaşan bu sular yeryüzünden yükselerek atmosfere karışır. Yükselen havada tekrar yoğunlaşan su buharı yeryüzüne yağmur olarak düşer. Bu aşamada dahil olan kükürt ve azot asit yağmurlarını oluşturan etkilerdir.
Sadece yağmur ile doğada bulunmayan bu asitler ayrıca kar, sis ve havadaki gaz taneciklerinin taşıması sonucu doğada ki yerini alabilir.
Ay Olmasaydı Neler Olurdu?
Dünya üzerinde bulunduğu evrenin bi parçasıdır. Bu parça içerisinde bulunan diğer sistemler de yine aynı şekilde evreni oluşturan unsurlardır. Oluşan bu unsuların herhangi birinde meydana gelecek küçük bir değişiklik bile sisteme büyük hasarlar bırakabilir. Dünyanın dönme enerjisi mevsimler ve atmosfer bu küçük değişiklikten hemen nasibini alarak tüm dengelerini sarsabilir.
Peki gelişmiş bu sistemin içinde Ay’ın görevi nedir? Hayatımızda olan değişiklilerdeki payı tam olarak nasıl ortaya çıkar? Evrende diğer gezegenlerle bağlantısı nasıldır? Dünya üzerinde hiç bir zararı bulunmayan Ay’ın faydaları tam olarak nedir?
Ay dünya’nın eksenindeki hareketini çekim kuvveti ile yavaşlatan bir gezegendir. Bu sayede dünyanın dönüş hızını azaltır ve gün düzenine oturmasına sağlar. Eğer ay bu tür bir faaliyetleri yapmamış olsa dünya 24 saatlik turunu yaklaşık 16 saatte tamamlayabilir. Bunun sonucunda atmosferde meydana gelen olaylar daha da şiddetli bir şekilde devam eder. Kasırgalar ve rüzgarlar insanlara ve doğaya zarar verebilecek bir düzeye gelebilir.
Ayrıca evrende bulunan göktaşlarının dünya üzerine isabet etmesini engelleyen ay düşebilecek göktaşlarının önünde bir set görevinide üstlenmektedir. Atmosferdeki ışığı soğurması ile görüş açısını daraltmasıylada daha kolay astronomik verilen alınmasını sağlayan ay bir çok doğa olayında da etkisini göstermektedir.
Peki gelişmiş bu sistemin içinde Ay’ın görevi nedir? Hayatımızda olan değişiklilerdeki payı tam olarak nasıl ortaya çıkar? Evrende diğer gezegenlerle bağlantısı nasıldır? Dünya üzerinde hiç bir zararı bulunmayan Ay’ın faydaları tam olarak nedir?
Ay dünya’nın eksenindeki hareketini çekim kuvveti ile yavaşlatan bir gezegendir. Bu sayede dünyanın dönüş hızını azaltır ve gün düzenine oturmasına sağlar. Eğer ay bu tür bir faaliyetleri yapmamış olsa dünya 24 saatlik turunu yaklaşık 16 saatte tamamlayabilir. Bunun sonucunda atmosferde meydana gelen olaylar daha da şiddetli bir şekilde devam eder. Kasırgalar ve rüzgarlar insanlara ve doğaya zarar verebilecek bir düzeye gelebilir.
Ayrıca evrende bulunan göktaşlarının dünya üzerine isabet etmesini engelleyen ay düşebilecek göktaşlarının önünde bir set görevinide üstlenmektedir. Atmosferdeki ışığı soğurması ile görüş açısını daraltmasıylada daha kolay astronomik verilen alınmasını sağlayan ay bir çok doğa olayında da etkisini göstermektedir.
Buzun Üstünden Neden Buhar Çıkar?
Havada bulunan su buharları soğuk herhangi bir cisimle temas ettiğinde yoğunlaşır. Yoğunlaşma sonucunda ise bu temas eden su buharı sıvı hale geçebilir. Sıvı hale geçene su buharlarından su damlaları oluşabilir. Su damlası haline gelmeyen su buharları ise aynı hava gibi ışığı geçirmekte ve saydam olarak bulunmaktadır. Bunun sonucunda ise ışığı kırmadan geçiren su buharını görme olasılığımız ise oldukça düşüktür. Fakat su damlası haline gelen bu taneleri ise görmemiz mümkündür.
Bunun nedeni ise su damlacıklarının havadan farklı bir kırıcılık indisinin bulunmasıdır. Bu farklı kırıcılık indisinden dolayı gelen ışık ışınları su damlacığına çarparak kırılmaktadır. Aynı zamanda su damlacıkları üzerinde bulunan yansımalarda bu olayı destekler niteliktedir. Damlanın yansıtıcı oluşu görünürlüğünü artırırken aynı zamanda bu olaya yeni bir boyut getirmektedir.
Bazen havada görmüş olduğumuz bulutlar bunun için önemli bir örnek teşkil edebilir. Bazen gökyüzünde değişik şekiller de bulunan bu bulutlar birden ortadan kaybolabilir. Su buharı halinde bulunan bu bulutların bir an içinde su damlacıklarına dönüşmesi ile görünmeye başlayan bulutlar havanın ısınması ile tekrar su buharı haline gelebilir. Bu durmda yazımızın en başında belirttiğimiz gibi su buharı ışığı aynen geçirir ve görünmez bir hal alır.
Buz üstündeki sıcak havayla teması eden su damlacıkları su buharı haline geçene kadar bu evrede gözle görülebilir bir hal alır. Bu sayede cisimlerin yüzünde buhar oluşuyormuş görüntüsü sağlanmış olmaktadır.
Bunun nedeni ise su damlacıklarının havadan farklı bir kırıcılık indisinin bulunmasıdır. Bu farklı kırıcılık indisinden dolayı gelen ışık ışınları su damlacığına çarparak kırılmaktadır. Aynı zamanda su damlacıkları üzerinde bulunan yansımalarda bu olayı destekler niteliktedir. Damlanın yansıtıcı oluşu görünürlüğünü artırırken aynı zamanda bu olaya yeni bir boyut getirmektedir.
Bazen havada görmüş olduğumuz bulutlar bunun için önemli bir örnek teşkil edebilir. Bazen gökyüzünde değişik şekiller de bulunan bu bulutlar birden ortadan kaybolabilir. Su buharı halinde bulunan bu bulutların bir an içinde su damlacıklarına dönüşmesi ile görünmeye başlayan bulutlar havanın ısınması ile tekrar su buharı haline gelebilir. Bu durmda yazımızın en başında belirttiğimiz gibi su buharı ışığı aynen geçirir ve görünmez bir hal alır.
Buz üstündeki sıcak havayla teması eden su damlacıkları su buharı haline geçene kadar bu evrede gözle görülebilir bir hal alır. Bu sayede cisimlerin yüzünde buhar oluşuyormuş görüntüsü sağlanmış olmaktadır.
Yükseklere Çıkıldıkça Hava Neden Soğur?
Dünyamızın ısı ve ışık kaynağı olan güneş tüm canlıların hayatta kalmasını sağlayan en önemli faktördür. Peki yükseklere çıkıldığında neden hava soğur? Normalde güneşe yaklaşan kişiler sıcaklığı daha fazla hissetmez? 149.5 milyon kilometre uzakta olan güneşe yaklaşmak bir dağa çıkmakla mümkün değildir. Yani en yüksek dağ olan Everest dağı dahi 9 kilometre yüksekliğindedir.
En basit örneklerden biri ise Dünyanın şeklinden dolayı dönüş hareketlerinde güneşe her defasında 12 bin kilometre yaklaşığ uzaklaşmamız gösterilebilir. Bunun sonucunda ise Dünya Güneşe her yıl yaklaşık 5 milyon kilometre yanaşıp uzaklaşmaktadır.
Güneşin dünyamız üzerinde ısınında kaynağı olmasının nedeni gönderdiği ışınlardır. Bu ışınlar güneşten çıktıktan sonra yer küreye çarpıp yansır. Bu yansıma ne kadar yukarıya çıkarsa o kadar etkisini kaybetmektedir. Bunun sonucunda ise yükseklere çıkıldığında havanın sıcaklığı azalmakta ve güneşin etkisi her yükselişte daha da azalmaktadır.
En basit örneklerden biri ise Dünyanın şeklinden dolayı dönüş hareketlerinde güneşe her defasında 12 bin kilometre yaklaşığ uzaklaşmamız gösterilebilir. Bunun sonucunda ise Dünya Güneşe her yıl yaklaşık 5 milyon kilometre yanaşıp uzaklaşmaktadır.
Güneşin dünyamız üzerinde ısınında kaynağı olmasının nedeni gönderdiği ışınlardır. Bu ışınlar güneşten çıktıktan sonra yer küreye çarpıp yansır. Bu yansıma ne kadar yukarıya çıkarsa o kadar etkisini kaybetmektedir. Bunun sonucunda ise yükseklere çıkıldığında havanın sıcaklığı azalmakta ve güneşin etkisi her yükselişte daha da azalmaktadır.
Güneş Neden Sarı Görünür?
Güneş ışığına bakan herkes o pırıltılı sarı rengin aslında sarı olmadığının farkına varamamaktadırlar. Gökyüzünün yine aynı şekilde mavi olmasının nedenleride bilim insaları tarafından uzun süre araştırılmıştır. Fakat araştırmalar insanların gördüklerinden uzak renklerin bir araya gelmesi ile bu muhteşem uyumun çıktığını kanıtlarla göstermiştir.
Günüş ve güneş ışınları beyaz renktedir. Buda güneşin sadece sarı rengi değil bütün renklerin karışımı olan beyaz bir ışınla ışığını yaydığını göstermektedir. Bunun ev ortamında deneyini yapmak ise oldukça basittir. Bu deneye göre evde bulunan avizlerden alınan bir kristal güneş ışığına tutulduğunda her bir kesimi farklı bir renge bürünmektedir.
Atmosfer tarından emilen bu ışık mor tarafındakileri kırmızı tarafındakilerden daha çok dağılarak atmosferin çoğunlukla mavi görünmesine neden olmaktadırlar. Bu durum sonucunda ise gezegenizim en değerli yıldızlarından Güneş ışınlarını biz sarı renkte ve gökyüzünüde navi renkte görürüz.
Günüş ve güneş ışınları beyaz renktedir. Buda güneşin sadece sarı rengi değil bütün renklerin karışımı olan beyaz bir ışınla ışığını yaydığını göstermektedir. Bunun ev ortamında deneyini yapmak ise oldukça basittir. Bu deneye göre evde bulunan avizlerden alınan bir kristal güneş ışığına tutulduğunda her bir kesimi farklı bir renge bürünmektedir.
Atmosfer tarından emilen bu ışık mor tarafındakileri kırmızı tarafındakilerden daha çok dağılarak atmosferin çoğunlukla mavi görünmesine neden olmaktadırlar. Bu durum sonucunda ise gezegenizim en değerli yıldızlarından Güneş ışınlarını biz sarı renkte ve gökyüzünüde navi renkte görürüz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)